Ruh Sağlığım İçin Gay İlişki

Double Penetration

Ruh Sağlığım İçin Gay İlişki

Ruh Sağlığım İçin Gay İlişki (alıntı)

Bu tür hikayeleri ne yazmayı ne de okumayı sevmem, ama başımdan geçen şeyi tek kelimesini bile değiştirmeden yazacak olmam çok ilgi çekici geldiği için, üşenmedim, yazdım;
Almanya’da yaşayan 25 yaşında bir Türk genciyim ben..3. Kuşak Almancıyız. Köln’de yaşıyoruz.. Eski gelme bir Türk ailesi olarak, diğer Almancılara göre maddi durumumuz gayet iyi. Ailem her Türk ailesi gibi muhafazakar. Babamı ben 6 yaşımdayken kaybettik. Annem 6 yıl önce tekrar evlendi. Üvey babam gerçekten iyi ve oldukça da modern biri. Alman kültürünün etkilediği tiplerden işte. Annemi de 17 yaşındaki erkek kardeşimi de elinden geldiğince sever ve korumaya çalışır. Annem bir restaurant işletiyor. Kendisini biraz da işine kaptırmış durumda . Üvey babam Metin Abinin de bir kızı var. O da Berlin’de özel bir tıp fakültesinde yatılı okuyor.
Gelelim bana. Hayatım güzel sayılır, mikrobiyolojiyi bitirdim ve bir farmokoloji üzerine deneyler yapan bir ilaç fabrikasında çalışıyorum 2 yıldır.. Ama özel hayatım baştan aşağı problem.. Çünkü eşcinsel eğilimlerim var. Bunu farkettiğim ise 7-8 sene olmuştur. Önceleri durumu pek kavrayamadım. Yani iç güdüsel bir şey olduğu için, olayı yaşıyordum ama kabullenemiyordum. Sonra birden durumun ciddiyetini farkettim. Kendi cinsime ilgi duyuyordum. Panikledim, düzeltmeye çalıştım ama hiç bir şey değişmedi.. Bir kız arkadaş edineyim dedim. Polonyalı bir kızla tanıştım. Hatta işi cinselliğe kadar vardırdım. Cinsel ilişkiye bile girdik, ama hiç heyecan yoktu.. Anlamsız, tatsızdı. Kızı yüz üstü bıraktım. Bir süre sonra depresif belirtiler göstermeye başladım, arkadaşlarımı bile görmeye tahammülüm yoktu. Annem de Metin Abi de ruhsal durumumu farkedip, sorular yağdırmaya başlamıştı bile.. Söylemek aklımdan bile geçmiyordu. Canım giderek daralıyordu.. Yine bir akşam evde televizyon izlerken beni sıkıştırmaya başladılar yine bizimkiler. Lüften uzatmayalım falan dediysem de 10 dakika sonra, Metin abi yanıma geldi ve bu durumun böyle yürümeyeceğini, artık bir şeyleri anlatıp paylaşma konusunda ona ve anneme bir borcum olduğunu söyledi. Anlatmak aklımdan bile geçmiyordu. Metin abi, bak dedi sıkıntılarımızın kimseye anlatılamayacak şeyler olduğunu, düşünüp, sessizliğe sığınabiliriz ama her dert paylaşılabilir dedi. Hadi söyle bakalım sorun ne ? Bir gençlik sorunu mu? İlişkilerle mi alakslu ? Durdu, yavaşça; Cinsel bir problem mi yoksa? Dedi. Susuyordum, ama yüz ifadem söylediğini sessizce doğruluyordu, farkındaydım. 1 adım daha ileri gitti, sonu ne olursa olsun, ne kadar zor ve ne kadar akıl almaz olursa olsun bana söyle lütfen dedi. Hiç aklımda olmadığı halde, bir an bunu onunla paylaşabileceğimi düşündüm, bu benim ayağıma kadar gelmiş son şansımdı. Yüzüne bir anlığına baktım ve çok kötü dedim.. Ve içinde bulunduğum durumu binbir zorlukla geveleyerek, zar zor bir iki bozuk kelime ile özetledim. Ve sustum. O da sustu. Ben rahatlamıştım. O ise düşünüyordu, ne yol buluruz diye..
Aradan 1 hafta geçti, Metin abi bir akşam eve geldiğinde, bir psikolog bulduğunu söyledi. Metin abiye anlatabildiysem psikoloğa anlatmak çok daha kolay olacaktı.. Gittik.. 40 lı yaşların sonunda, bir Almanın tersine esmer tenli sakin mizaçlı bir tipti psikolog. Her şeyi sordu, herşeyi anlattım, hislerimin en derin yerlerine kadar. Hatta benim bile o güne kadar farketmediğim şeyleri keşfettiğimi farkettim. 2 saatlik bir görüşme oldu. Sonuçta adamın ortaya çıkardığı sonuç korkutucuydu.. Eşcinselliğin normal ve doğal bir şey olduğundan girdi, bu duygunun doyurulmadığı sürece de tamiri imkansız ruhsal bir çöküntüye sebep olacağından çıktı. Ancak en son söylediği çok daha telaşlandırdı beni.. Bir erkekle ilişkiye girmemin, hem ne istediğimi doğrulukla anlamamı sağlayacağını hem de kendimi tanımamı sağlayacağını anlattı. Bahsettiği şey, duygusallıkla başlayan ve heteroseksüel ilişkilerde normal süreç olarak nitelendirilen, aşka sevgiye ve nihayetinde cinselliğe dayalı bir ilişkiydi. Bunu doğrudan reddettim. Bu cinsel ilişki düşüncesinden bile kötüydü. Aksanlı Almancamla soğukkanlı doktoruma izah ettim bunu sessizce.. Yanımda terapiye benimle birlikte gelenin kim olduğunu, özel durumumdan haberdar olup olmadığını ve de hem danışmak hem de gerekirse bir partner bulma konusunda ondan yardım alıp alamayacağımızı sordu doktor.. Almanca konuşuyorduk ama ben Türkçe düşünüyordum. Böyle bir doktor hasta konuşması Türkiye’de imkansız gibidir ama Almanya bunları çoktan aşmış. Biraz da zaman kazanmak için olabilir dedim. Metin abiyi içeriye aldı . Ve olan biteni seri ama ihtiyatlı ve güven veren bir ağızla ona da anlattı. Metin abi şaşkındı, ama benim eşcinsel olmamdan falan değil, olayların bu denli hızlı gelişmesinden..
Psikolog önce böyle bir partner bulunması konusunda pek atak yapmadı.. Meslek ahlakına oturtamıyordu sanırım böyle bir aracılığı.. Ama dedim ya burası Almanyaydı, bu işi yapanlar da vardı. Kartvizitini uzatırken arkasına bir numara bir de isim yazdı arkasına ve bana uzattı, aldım. Albert Witt yazıyordu. İsim birşey ifade etmedi benim için. Sonra açıklamalar geldi peş peşe.. Şehrin batı ucundaki küçük bir tesisti mekan. Bizdeki sıhhi banyolar gibi bir yer. Burayla anlaşmalı çalışan erkek jigololar varmış. Jigolo olayı biraz rahatlattı beni, ne de olsa adamlar defalarca yapmıştır bu işleri, umursamazlar beni diye. Alman psikolog, bu kişiyi arayın, buluşup durumu anlatın dedi. Merak etmenize gerek yok, hiç problemsizdirler ve profosyonel çalışırlar diye de ekledi. Sonra bir sürü tavsiye ve iyi niyet sözleriyle uğurladı bizi. Aşağı indiğimizde, Metin abi ben konuşacağım bu kişilerle dedi. Ama ben öncesinde gidip görecektim bu mekanı çaktırmadan, kararlıydım.
Ertesi gün iş çıkışı metroyla internetten tam adresini bulduğum o yere gittim. 4 katlı modern bir binaydı kapısında Gesundheitsbad yazıyordu. Yıkanıp paklanmış insanlar neşe içinde çıkıyorlardı dışarıya.. Çoğu Almandı ama arada tek tük Türk de yok değildi. Ama normal bir tesis gibiydi mekan ve Alman disiplininin varlığını da hissettiriyordu. Sevinmiştim, iyi dedim kendi kendime.
Akşam, Metin abi geldiğinde kenara çekti beni.. Beni panikletmemek için, sakin sakin konuşuyordu. Cuma akşamı saat 7 de orada olacaksın dedi. Faruk diye birisi karşılayacak seni dedi, gerisi onda.. Ne Faruğu diye bağırdım heyecanla.. Alman değil mi ? Hemen hepsi Almanmış ama iki de Türk varmış. Bana sordular ben sana sormadan Türk olsun dedim. Ama niye dedim. Rezil olurum ben yaa. Zaten onların müşterilerinin çoğu da Türk gençleriymiş. Bir de tabii sünnet olayı dedi ve sustu. Utanç içinde kalmıştım. Biraz da konuyu kapatmak için peki dedim.
Gece yattığımda bile uykum kaçtı, sadece yaşanacak olayları kafamda canlandırmamdan dolayı değil, alacağım hazzı da aklıma getirdiğimden..
Cuma akşamı için iş çıkışı evde biraz hazırlandım. Tırnak ayak temizliği filan, bir de tüy temizliği yaptım mecburen, kimseyi rahatsız etmek istemiyordum. Önceden aldığım iç çamaşırlarımı giydim. Kaliteli lacivert alt-üst takımdı. İç çamaşırlarımın erkeksi olmasına dikkat etmiştim. Sanki ben nonoş değilim, sadece ruh doktorum istediği için buradayım mesajı veriyor gibiydim. Sonra çıktım evden. Yine metroyla banyoya geldim, heyecandan çok huzursuzluğum vardı. Kapıyı itip, içeriye girdim ve banyo randevum olduğunu söyledim. Tipimden ve aksanımdan Türk olduğumu anlamış olmalı ki gülümseyerek Türk Hamamını aratmayız umarım dedi dostça ve tebessüm ederek resepsiyondaki Alman görevli. Ben de gülümsedim. Elime manyetik bir kart verdi ve yine aynı kibarlıkla diğer tüm ihtiyacınız odanızda bayım dedi. Anahtardaki numara 54 idi. Teşekkür edip koridor boyunca oda kapılarının üzerindeki numaralara bakarak ilerledim. 54. Kapıyı ancak 3. Koridorda bulabilmiştim. Kartı soktum ve içeriye girdim, kapıyı kapattım. Burası giyinme bölümüydü ve yaklaşık 20 m2 lik bir yerdi. Dolaplar, havlular, banyo terlikleri, boneler şambuan ve duş jelleri, masaj yağları falan filan.. Herşey düşünülmüştü. Ama Metin abinin bana tembih ettiği üzere Faruk denen zatı beklemem gerekiyordu. 7-8 dakika kadar beklemiştim ki kapı vuruldu, kalktım ve kapıyı açtım. Faruk bu olmalıydı. Yaklaşık 30 yaşlarında 1.75 boylarında, 80-85 kiloda esmerce birisiydi. Çok yakışıklı sayılmazdı ama tercih edileceği üzere bayağı erkeksi bir tipti. Jean bir pantolon ve vücuda oturan lacivert bir t-shirt giymişti. İlk izlenimim iyiydi, hoşuma gitmişti.
Selam diyerek gülümsedi. Elinde de iki kadeh beyaz şarap vardı. Ben Faruk dedi. Biraz kendinden bahsetti, bekarmış, parası nedeniyle bu işi yapıyormuş, biraz para biriktirdiğinde de bir cafe açacakmış falan.. Türkçe konuşuyordu tabii.. Ben de kem küm kendimi anlattım kısaca.. Ayrıntılara falan girmeni istemiyorum dedi, merak etme seni sıkacak hiç bir şey olmayacak burada.. Şimdi üstümüzü çıkarıyoruz ve şu beyaz şortları giyiyoruz dedi. Sonra banyoya geçeceğiz.. Beni beklemeden karşıdaki sedir şeklindeki oturağa arkası dönük vaziyette ilişti, önce t-shirtini sonra da kemerini ve pantolonunu çıkardı hemen arkasından da seri bir şekilde külodunu sıyırdı. İnanılmaz tahrik olmuştum, adeta şok oldum o anda.. Sırtı, omuzları ve kalçası çok hoştu ya da o an bana öyle gelmişti. Kalçaları hafif tüylüydü.. Sonra o halde ayağa kalktı ve beyaz şortu giydi, bir kaç banyo malzemesi kapıp içeriye girdi. Girerken de haydi soyun gel içeri dedi.
Ben de aynı şekilde soyundum ve şortumu giyip içeri geçtim. İçerisi büyüktü ve çok hoş bir şekilde sıcaktı. Işık çok daha loştu ve dinlendiriciydi. Musluklardan Damlayan sular yankı yapıyordu. Gel dedi Faruk önce biraz masaj yapacağım sana.. Önce biraz sabunlanmak lazım dedi tok sesiyle . Dev banyonun ortasında, bizim hamamlardakine benzer göbek taşı tarzı bir yer vardı ama dörtgen şeklindeydi, yuvarlak değildi. Ben kenarına oturdum o taşın. Faruk, sabunlu bol köpüklü sıcak su hazırlayıp, arkama geldi. Müthiş heyecanlandım. Yapılı bir adamdı ve yakınımdayken buna kayıtsız kalmam imkansızdı. Elindeki sabunlu kocaman lifi boynuma, omuzlarıma, sırtıma, karnıma, kasıklarıma, belime, kalçalarıma, şortumun ön tarafına ve bacaklarıma iyice sürdü. O arada zaman zaman çıplak eli de orama burama değiyordu. İnanılmaz etkilenmiştim. Soluğunu nerdeyse ensemde hissediyordum. Faruk kendini de güzelce sabunlayıp lifi kenara bıraktı. Sonra biraz daha kayarak iyice yaklaştı bana. Artık bazı yerlerimiz biribirine değiyordu. Sonra müthil bir şey oldu. Ellerini koltuk altlarımdan kaydırarak soktu ve doğrudan göğüsüme indirdi. Elektrik çarpmış gibi tahrik oldum, bir anda cinsel organım süratle serleşmeye başladı. Her iki meme ucum ve etrafı adamın avuçlarının içindeydi ve köpük içinde kayıyorlardı. Sonra ufak bir şok daha yaşadım, çünkü boynumu ve kulaklarımı ısırırcasına öptü Faruk. Elleri ve dudakları son derece sertti ama bu daha da hoşuma gidiyordu. Sonra elleri göğüsümü yoğurmaktan vazgeçti ve aşağı doğru kayıp, karnıma orada da kasıklarıma geldi. İnanılmazdı . Kasıklarımı okşarken, penisimin köküne de temas ediyordu. Mahvollmuştum hazdan. Hafifçe dönüp onun durumuna baktım. Vücudu gözüme çok hoş görünüyordu. Beyaz şortu ıslandığı için biraz şeffaflaşmıştı. Anlık bakışla gördüğümü biraz da beklentilerimle birleştirince, siyah kıllarla donatılmış bir erkeklik organı beliriverdi. Ama çok kısa bir an görmüştüm. Sonra Faruk şortumun içlerine girdi , kalçalarımın iki yanını kavradı, sıktı, sıkıştırdı. Sertleşmenin maksimum halini yaşıyordum. Şortumu indirebildiği ölçüde sıyırdı, yani kasıklarıma kadar inmişti şort. Sonra ateşli bir hamleyle arkamdan iyice yapıştı bana. Bu haldeyken, başını kolumun altından sokup memelerimi emmeye başlayınca ben de adeta kendimi kaybettim. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Ayağa kalktı ve şöyle sırt üstü uzan dedi. Dediğini yaptım. Kollarımı arkaya uzattım. Şortum Penisimin kök kısmı gözükecek kadar örtüyordu ancak. Ama Faruk onu tamamen çıkardı. Bacaklarımı olduğu yerde dikledi ve artık baldırlarımın altlarını mıncıklamaya başladı. Sonra şok bir şey daha oldu.. Faruk karşımda, şortunu çıkarıp attı. İnanılmazdı. Onun penisi de sertleşmişti, çok etkileyici gözüküyordu. Etrafı ve kasıklar kıllıydı ama bu kıllar belli uzunluğu geçmiyordu, bakımlı ve temiz olduğu belliydi. Biraz sana elektrik vereyim dedi kısık bir sesle . Bacağımı tekrar indirdi ve azıcıkta araladı . Sonra da üzerime yüzü koyun serildi. Kaygan penisi benimkiyle buluştuğunda, artık hazzın en tepesindeydim ben. Boynumu, ensemi öperken, elleri de anüs bölgesi ve kalçamdaydı . Üzerimde usulca kayıyordu ritmik hareketlerle. En çok ta gögüs kılları benim göğsümün uçlarına sürterken uyarılıyordum. Bir süre sonra kaktı ve az oturdu. Bak dedi, tam ilişki olmayacak ben bunu yapmam da yapamam da sen ne dersen de dedi. Biraz daha tahrik olacağız işlemi bitireceğiz okey mi dedi. Benim zaten cevap verecek bir halim yoktu.
Dön yüzü koyun yat dedi. Döndüm o da tekrar üstüme yattı, bu kez, organı kalçamdaydı. Müthiş bir zevkle beni okşamasını hissetmeye çalışıyordum. 15 dakika böyle devam etti. Ensemi ve kulağımı birkaç kez ısırdı. Kasıklarındaki kıllar belimi sıvazladı durdu. Bacakları da bacaklarımı..
Şimdi finale geldik dedi Faruk. Boşalma faslı yani. İstersen böyle devam edip, bitirelim ya da arzu ediyorsan sen bana bir program yap. Yani benim onu okşamamı temas etmemi falan istiyordu. Bu fikir çok cazip geldi, ikincisi dedim. Yorulduğu için uzandı ve gevşeyiverdi. Sonra bir an arkasına dönüp birşey söyleyeceğim ama yanlış anlama dedi. Şey dedi ağıza alma falan gibi bir şeyin var mı dedi. Yok hayır edim, bu kadarı da fazlaydı benim için. Okey dedi Faruk, bazıları o şevkle isteyebiliyorla da ondan söyledim. Gülümsedi yine.
Aslında, cinsel arzunun ağır basan o içgüdüsel tarafı olmasa, belki biribirimize elleyemezdik bile.. Ama, istekler bizi yönlendiriyordu işte.. Faruk, yan vaziyette cenin pozisyonunda yattı serbestçe saldı kendini. Gözüme çok tahrik edici geliyordu. İyice bir erkek önümde çırılçıplak teslim olmuş haldeydi. Omuzlarını avuçladığımda adeta elektriğe çarpılmış gibi hissettim. Teninin altında Kas olan her yeri ellerimi dolu dolu tatmin ediyordu. Genişçe sırtı sert dokusuyla daraldı ellerimin arasında ve kalça ve bacaklarıyla buluştu. Kalçası köşeli ve katıydı. Sıkça kahverengi tüylerle donanmıştı. Baldırlarının içlerini de sıktım, ellerim kaydı ve apış arasına dayandı. Sonra ön taraftan karnını sıktım, karnı daha gevşekti, yavaşça aşağıya indikçe siyahi tüyler daha da sıklaştı ve kalınlaştı. Malum yer beni müthiş uyarmıştı. O bölge çok yoğun kıllıydı. Daha da aşağı itince elimi, penisi işaret ve orta parmağımın arasında kaldı. Ih diye hafif bir ses çıkardı. Bense yine hafifçe oh sesi çıkarıverdim. Çok zevkli ve çok rahatlatıcı bir durumdu bu. Utanç, sıkılma duyguları yanında o kadar eziciydi ki kaptırıyordunuz kendinizi. Bu kez ben cenin pozisyonundayken, süratle belime doladı, kasıkları kalçama sıkıca dayanmıştı, sabunun etkisiyle gorç gluk gibi sesler çıkıyordu. Ancak penisi değmiyor gibiydi çünkü hissetmiyordum. Sonra inanılmaz bir cüretle eliyle penisimi kavradı. Haz doruğa çıktı. Nefesi kulağımın dibindeydi. 10 – 15 saniye sonra kasılarak boşalma yaşadım, ancak o anda bağırmıştım. Haykırma gibiydi, sonra peşpeşe oh’lar geldi benden, yığıldım kaldım. Çok iyi gelmişti. O boşalmadı, biraz profesyonel edasıyla takılıyordu sanırım. Yıkandı havlu sarındı. İzin istiyorum dedi. Çok memnun olduğunu söyledi. Giyindi ve çıktı. Keyifle yıkanmaya başladım, ama sonra huzursuz oldum, dışarıdaki Alman düşünürdü ki ? Kurulanıp, giyindim. Alman beni görünce gülümsedi, bardağın içindeki hesap fişini uzattı ve verdiğim parayı aldı. Yüzünde en küçük bir tepki sezmemiştim. Ya benim durumumu hiç bilmiyordu ya da tam profesyoneldi. Teşekkür edip ayrıldım.. Hızlı hızlı yürüyüp uzaklaştım. 3 ay sonra bu kez Berlin’de bir banyoya gittim, amaç aynı tabii. Mekan daha lüks ve rahatlatıcıydı. Ama partnerim kaba saba bir Adamdı. Anne Alman baba ise Yunanlıymış. Yine de güzeldi. Psikologla da görüştüm tekrar. Kararı benim vermem gerektiğini söyledi kısaca. Hala düşünme sürecindeyim.. Bakalım göreceğiz.. Saygı ve sevgiler..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir