Özürlü Delikanlının Muhteşem Yarrağ
Bu yaşadıklarımı mutlaka anlatmalıyım, anlatmasam çatlayacağım. Kısaca kendimden bahsedeyim, 22 yaşındayım, malesef çok erken yaşta bir evlilik yaptım, daha 16 yaşımda liseyi bırakıp bir denizci ile severek evlendim. Aileme bile direndim onun için. Ama evliliğimin 2. senesinde, daha ben 18 yaşıma girdiğimde herşey kabusa dönmüştü sanki. Kocamın aşırı kıskançlıkları ve dayağı bir yana, bayanlarla olan samimiyetleri de beni delirtiyordu. Ben bu duruma daha fazla sabredemedim ve zorlu bir süreçten sonra, çok zorda olsa, sevdiğim halde boşandım, ailemin yanına döndüm.
Annem ve babam (bir de 16 yaşında kız kardeşim var) anlayışlı insanlardı, başıma kakmadılar olanları ve kabul ettiler beni. Boşanmamın üzerinden aylar geçmiş ve ben hem kocamı hem beni becerişlerini deli gibi özlemekteydim. Ama Nevşehiri bilenler bilir, okadar büyük bir şehir değil ve annem babam sevilen sayılan tanınan insanlar. Dolayısıyla herkesle samimi olamıyordum ve hoşuma giden bir erkekle dilediğimce sikişemiyordum. Artık amımın ateşi başıma vurmuştu, geceleri kızkardeşimle aynı odada yattığımız için, o iyice uykuya daldıktan sonra, kalın tarak sapı yada havuçla falan kendimi tatmin ederek boşalıyordum. Öyle azmıştım ki, artık günde 5-6 kere yaptığım bile oluyordu…
İnanamıyordum, daha 21 yaşındaydım ama dul kalmıştım. Genç, güzel ve dul bir kadın olmak çok zordu. Dul olunca herkesin sana bakışı değişiyor, en yakın arkadaşın yada komşun bile ‘Bu kız yarağa aç!’ der gibi bakıyor, herkes sikmek için fırsat kolluyordu sanki. Bu böyle sürerken, birgün farkettiklerimle son 1 senedir herşey değişti. Artık ailemle olunca, mecburen kafa dağıtmak için annemlerle falan gezmeye, hatta güne bile gider olmuştum. Yine annemle en üst kattaki Meryem teyzenin gününe gittik. Meryem teyzenin 2 çocuğu var, birisi evlenip yurt dışına gitti, diğeri de oğlu İbrahim, 31 yaşında, hoş tipli, ama malesef sakat, ben bildim bileli tekerlekli sandalyede. Biz bu binaya taşındığımızda ben 12 yaşında falandım, o da 22-23 civarıydı işte.
Güne gittiğimizde, pastalar börekler yenilip çaylar kahveler içilirken, kadınlar kendi aralarında konuşmaya başladılar. Kimisi kocasının çapkınlıklarını, kimisi kocasının nekadar mükemmel olduğunu, onu altınlara paraya boğduğunu, kimisi de kocasının azgınlığını, yarağının boyutunu anlatıp kıkırdaşıyordu. Annem ise samimi bir arkadaşı ile benimle alakalı falan konuşuyordu, onlar öyle sevmezdi diğer konuları konuşmayı. Bizim yaşıtlarımız genç kızlar da bir odaya toplanmış, erkek arkadaşından, kocasından filan bahsediyordu işte. Ben de çok azdığımı falan anlattım. İçlerinen birisi güldü ve “Aynı azgınlığı ben de yaşıyordum, ama fırıncının oğluyla işi pişirdim!” dedi. Şaşırmıştım, millet neler yapıyordu…
Bir ara mutfağa çay doldurmaya giderken, İbrahim abinin odasından gelen sesini duydum. Kapıya iyice yanaşıp, kulağımı iyice verdiğimde ise, şok olmakla beraber içim kıpır kıpır olmuştu. Telefonla konuşuyordu, ama konuşmakla kalmıyor telefonda seks yapıyordu. “Şuan elimde, okşuyorum bebeğim, ohhh!” gibi şeylerdi. Fazla dinlemedim, her an birisi gelebilir ve beni kapı dinlerken yakalayabilirdi. Çayları doldurup kızların yanına döndüm. Duyduklarıma çok şaşırmış olmalıydım ki, kızlardan biri, “Ne oldu, yüzün bembeyaz olmuş?” diye sordu. “Yok birşey…” dedim atlattım. Gün bitince eve gittik.
Ama sonraki 2-3 gün hep aklımda İbrahim vardı. Sakattı ve yürüyemiyordu, ama diğer heryeri sağlamdı. O da bir erkekti ve bir siki vardı sonuç olarak. Aklımda sürekli onun yarağı ve boşalmaları, acaba hiç karı sikmişmidir düşünceleri dönüp duruyordu. Bunu öğrenmeliydim. Sonraki günlerde Meryem teyzeyle samimiyeti ilerlettim. Meryem teyze belinden rahatsız olduğu için temizlik mutfak işlerinde yardımcı olma bahanesiyle girip çıkıyordum evlerine. İbrahimle de konuşmaları arttırmıştık. Artık onlara çıkarken, meme dekolteleri ve taytla çıkıyordum. İbrahim ise azıyor olacak ki, eliyle saklıyordu bazen sikini. Ama kafama koymuştum, ne yapıp ne edip sikişmeliydim onunla.
Bir akşam yemek götürmek için tabağı aldım ve çıktım onlara. Kapıyı çaldım çaldım açan yok. Tam asansöre yöneldim ki, kapı açıldı. İbrahim varmış sadece evde, ancak açabilmiş kapıyı. “Şey, ben yemek getirmiştim size.” dedim. “Alayım ben.” dedi. “Yok ben mutfağa bırakayım madem yalnızsınız!” dedim. “Peki!” dedi. Girdim içeri, elimde tabakla mutfağa yöneldim. Tabağı götürürken yere bilerek yemek döktüm ve “Ayy çok pardon, hemen silerim şimdi, çok özür!” diyerek tabağı masaya bıraktım. O ise koridorda duruyordu. Kağıt havlu aldım, yerleri sile sile geldim tam önünde domaldım ve yeri yavaş yavaş silmeye başladım. Amacım tepkisini ölçmekti. Bu yaptığıma inanmıyordum, ama artık iş işten geçmişti…
Sonra arkamı dönüp kalktığımda, tekerlekli sandalyede bizimkisi yarağı kalkmış kocaman olmuş elinde oynuyordu. Sakince, “Ne yapıyorsun sen?” dedim. “Ne yaptığımı sen iyi biliyorsun, amacın ne senin?” dedi. Bunu derken de yarağını sıkmaya devam ediyordu. Ona doğru yanaştım ve sikini tutarak, “Amacım bunu yemek!” dedim. Resmen bir orospu gibi davranıyordum, ama çok hoş birşeydi bu. İbrahim kendinden geçmiş gibi nefes alıp veriyordu. “Yalamamı istermisin?” dedim. “İstemezmiyim! Zaten deliriyordum sana ben!” dedi. Önünde diz çöktüm ve “Hiç yalattın mı?” dedim. “Sakatız diye çirkin değiliz ya, yaptırdık elbet!” dedi. Şaşırmıştım, “Kime?” dedim. İnanamayacağım bir isim verdi, “Yan sitedeki dul Rukiye teyze!” dedi. Karı okadar azgınmış ki, bunlara geldiğinde Meryem teyze görmediği zamanlarda bizimkinin sikini emer, yalar, boşaltırmış. Evde annesi olmadığında da kendisini siktirirmiş…
Bu bana inanılmaz gaz vermişti ve aylardır olan açlığımla yaladım, emdim sikini. Offf, harikaydı. İbrahim inliyor, başımı bastırıyordu. İlk posta 5 dakika içinde geldi ağzıma. Ama ben fazlasını istiyordum ve acele etmemiz gerekiyordu. Onu odaya götürdüm ve yatağına yatırdım, belden aşağısını soydum bir güzel. Am yalamaya bayılıyormuş, külodumu çıkardım, eteğimi topladım, amımı dayadım bunun ağzına. Aman Tanrımmmm, öyle bir yalıyor ki amımı, sanki aç bir köpek gibi saldırıyor resmen amıma. Tabi ben üst üste 2 kere boşaldım, hemde delirmiş gibi, amımı ağzına bastıra bastıra. Ama daha bitmemişti, İbrahimin o yarağını içime de alacaktım. Kocaman iri başlı birşeydi, nasıl sakat olabilirdi bu adam. Ahh ah!
İbrahim de artık yalvarmaya başlamıştı, “Hadi otur artık, hadi deliriyorum!” diye inim inim inliyordu. Benim de dayanacak gücüm yoktu. Henüz 1 senelik sikilmiş dar ve küçük amımı sikinin başına sürttüm sürttüm ve yavaş yavaş oturmaya başladım. Her oturuşumda zevk beynime çakılıyordu sanki, her oturuşumda sikilmenin tadına varıyordum. O ise ayaklarını oynatamadığı için, sadece yarağı ve belini oynatarak şak şak alttan amıma sokmaya çalıştıkça, ikimizin de inlemeleri artıyordu. O, “Otur yavrum, bastır, ohhhhh, ıhhh!” diye inlerken, ben de hızlanmıştım artık. Aldığım o inanılmaz zevkle kendimi kaybetmiş bir şekilde inim inim inlerken, bir süre sonra deliler gibi orgazm oldum. Ama doymamıştım, siki içimdeydi ve daha dimdikti, durmadan devam ettim zıplamaya. Sonunda ikimiz de aynı anda, resmen titreye titreye boşaldık. Amımın suları ve onun dölleri birbirine karışmıştı.
Ben üstüne yığıldım kaldım. İkimiz de nefes nefeseydik. Kendimize gelince kalktım ve külodumu giyindim, üstümü başımı toparladım, onun da pantolonunu giydirdim. Okadar mutlu olmuştum ki, sikilmenin tadı damağımda kalmıştı. O da aynı şekilde, bir sigara yaktı ve derin bir “Ohhhh!” çekti. Tam ben odadan çıkarken annesi koridorda pat diye karşıma dikildi, başladı söylenmeye, “Senin ne işin var kızım burda? Ne yapıyordunuz içerde?” gibilerinden. Ben utanarak, “Yemek getirmiştim sadece…” dedim ve evimize indim.
Annesi içerde sikiştiğimizi farketmişmiydi bilmiyorum, ama umrumuzda bile değildi. Şimdi her fırsatta İbrahimle sikişiyorum. İnanın sağlam birçok erkekten iyi sikişiyor. Hele o am yalaması herşeye bedel. Ben evliyken kocamla 1-2 orgazm yaşarken, İbrahimle 4-5’i buluyor. Sakat falan, ama sikişmeye geldi mi yorulmuyor adam. Evlenmeyi bile düşünüyorum onunla, bakalım neler olacak.